Okumaya bir parantez...Istanbullular


Merhaba,
Öyle özlüyorum ki post hazırlamayı...Her seferinde defalarca "bu son artık ihmal etmem" desem de kendi kendime, yine de benim rutin hale gelen yoğunluğum/yorgunluğum bir türlü nefes aldırmıyor.

Öyle ki aylardır elime kitap alamıyorum. Geçenlerde ufak bir rahatsızlık yaşayıp evde kaldığımda kütüphaneme yaklaştım mahçup mahçup okunmayanlara baktım...Sonra geçen yaz başlayıp ilk 70 sayfada bunalıp bir kenara bıraktığım İSTANBULLULAR  bana göz kırptı. Sebepsiz, tuhaf duygularla aldım kaldığım yerden çıkardığım ayracı tekrar başka bir sayfaya bırakmayı hiç istemedim. Birden beni kucaklayan kitap, uzun zamandır alamadığım nefesi bana en kocamanından aldırdı sanki...:)



İlk kez Buket Uzuner okuyorum / İlk kez İstanbul solutan kitap okumuyorum...(Bilirsiniz ki Zehra bir İstanbul aşığı...) Kitap beni öylesine sarıp sarmaladı ki, öylesine içime sindi ki, beni öylesine yaşattı ki ifade edemiyorum. Sadece paylaşmak istedim sizlerle...

Farklılıklar/ Farklar şehri İstanbulun en enteresan, en köşede kalmış, en unutulmuş, en görünmeyen/görünmek istenmeyen; sosyo-ekonomik, etnik köken farklılıkları ile beraber aynı şehri soluyan bir avuç karakterin Atatürk Havalimanında geçirdikleri hareketli birkaç saati anlatan bir kitap İSTANBULLULAR.
Uzun betimlemeler, kişilik analizleri ve sosyolojik tahliller ile gerçekçi iç konuşmalar...
***
İstanbul mu içimizden konuşturur bizleri yoksa birbirimize karşı tahammülsüzlüğümüz mü? Bazen öylesine dalarsın ki kendinle konuşmaya, başkalarının neler söylediğini duyamazsın...
***
Kitapta en çok dikkatimi çeken karakterlerden biri Aleyna Gülsefer adında başörtülü genç bir kız...
Bu karakterle ilgili ilk iki sayfayı sizlerle paylaşmak için Buket Hanım'dan izin istedim. Kendisinin nezaketi için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Buket Hanımla yazışmam ve söz konusu iki sayfa sizlerle...

("Rebul Lavanta kolanyasının bu kitabın yanında ne işi var? " diyenleri de kitabın içinde büyülenmeye davet ediyorum.)


Buket Hanım, bizi ne kadar da iyi tanıyor dedim bu sayfaları okuduğumda...Hatta bizi bizden iyi bile tanımış, nasıl da iyi gözlemlemiş.
 Aleyna'nın giyimi çok tanıdık gelmedi mi? Ya Aleyna'nın düşünceleri...?



Kitabı okuyanlardan da okumayanlardan da görüş bekliyorum. 

***

Bugünlerde okumaya ara vermeden devam ediyorum. Şemspare ile devam ediyorum Elif Şafak'ın yeni deneme kitabı...
Daha  sonrasında da tekrar Buket Uzuner, yeni kitabı SU ...


Zehra'dan Lavanta kokulu sevgiler...*

Yorumlar

emilianata dedi ki…
ben istanbulluların iki sene önce okumuşum, hatta o dönem geçirdiğim ciddi bir hastalık üzerine de buket uzunere destansı bir mail yazmıştım ama göndermedim. neden bilmiyorum ama elim gitmedi göndermeye. şimdi bu yazıyı okur okumaz, noktasına virgülüne dokunmadan o maili gönderdim.

Bu kitap daha önce neredeyse her kitabını okuduğum bir yazara hayranlık beslememi sağlamıştı. Aklıma geldikce burnuma da lavanta kokusu gelir... bu arada o dönem ben tesettürlü değildim:) altını çize çize okumama rağmen tesettürlü hanımlarla ilgili betimlemeleri unutmuşum diyebilirim, sanırım algıyla alakalı:)

yazmana çok sevindim:) sık sık yaz:) sevgiler:)
Özge'nin Oltası dedi ki…
Çok severek okuduğum bir Buket Uzuner romanıdır "İstanbullular", ama mutlaka "Kumral Ada Mavi Tuna"yı da okumalısınız. Ben de geçen hafta "Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları:Su" romanını bitirip blogumda yayınladım yorumumu. O romanı da tavsiye ederim.
elma kurdu dedi ki…
yazarın geri dönüp cevap vermesi ne kadar ince ve güzel bir davranış
Zehra Ne Söyler dedi ki…
@emilianata Canım benim!:)Ne kadar içtensin. Yorumun için teşekkürler, o mailin Buket Hanıma gitmesine bir açıdan vesile oldum ve çok sevindim:) Sık Sık buralardayım inşallah.

@Özge Sevgili Özge, yorumun için çok teşekkürler. Ben de Su romanına bugün başladım. Oldukça keyifli ilerliyor. Tavsiyeni de okunacaklar listeme ekledim. Blogun da çok keyifli gerçekten. Sevgiler

@elma kurdu kesinlikle bu postta ki en can alıcı konulardan birini yakaladın! benim de mailleri paylaşmaktaki öncelikli niyetlerimden biri, Buket Hanım'ın ne kadar naif bir yazar olduğunu anlatmaktı.