"Bu blog ne blogu?"

Ben düşündüm de...

Blog yazmaya neden başladım?
-Hani herkesin bir iletişim dili vardır ya. Benimki de yazmak. Mini miniyken de akran miniklerle mücadele etmiştim masal anlatma yarışmasında. Ben kazanmıştım...
Neyi mi? Anlatmayı sevmeyi, hikayeleştirmeyi hayatı hatta masallaştırmayı...
Hatta fonda hep bir müzikle yaşamayı...
Okul, hayatımdan çıktığında bazen daralarak çıkardığım projeleri özler olmuştum.
O arada içimden geldi "Zehra Ne Söyler*"

Bu blog ne blogu?
-Ait olmak durumunda mıyız biz? Birşeyler, birileri üzerinde tanımlanmak şart mı yani?
Bir süredir üzerimde sanki görünmeyen bir baskı var. Tam aklıma birşeyler geliyor. "Yok yok bunları yazamam, blog formatına uymaz." diyorum.
Bana bunu dedirten ne?
Blog formatımı kim oluşturdu?
Sanırım ben.

"Ne blogu yazıyorsun?" sorusuna
-Moda
-Sosyoloji ve moda
-Yaşam
-Dekorasyon ve moda
vs.

Başka birşeylerden bahsettiğimde suçlu hissetmeye başladım kendimi.

Benim blogumun aidiyeti yok. Çünkü bu durum beni sınırlandırıyor. Paylaşacak, anlatıp fotoğraflayıp, konuşup rahatlayıp,hikayeştirip masallaştıracak sonsuz bir dünya var.

Şimdi daha iyi hissediyorum işte :)

Düşkün olduğum moda, mezun olduğum bölüm sosyoloji, huzur bulduğum dekorasyon, hayata renk katan doğum günleri, sana sen katan kitaplar, yenisi olduğum evlilik,buluşmalar, konuşmalar, dertler,yenilikler,işler güçler,fikirler, yorumlar,eleştiriler,bazen bir tadı bazen bir yeri bazen bir insanı keşfetmeler,alışverişler, mutluluklar,renkler....ve dahası

İşte bu blog Zehra Ne Söyler*se odur :)

2008'den kalma bir gün...