Büyümek Güzel

 Büyümeyi hep çok güzel ve özel buldum. Birçoğumuz gibi… Hani aynı bugün olduğu gibi, sahip olmadığın herşeyin görünmeyen kısmını hiç bilmeyerek hayaller kurarsın ya, tek eksiğin ve ihtiyacın olan odur. Büyümek her çocuğun hayali, her çocukluğun sonudur…


Küçükken aranda 10 yaş olanların yanına bile yanaşamazken büyüdükçe o fark kapanıverir. Bir bakmışsın 10 yıl önce seni hep dışarıda koyuveren o kişi bugun bir kahve de sana koyuyor. Kahve koyu, sohbet ondan koyu oluyor. Aynı şeyi konuşup, kafalar aynı şeyi düşünürken gözler gülebiliyor. Büyümek işte bu noktada çok mucizevi olmuyor mu? 


Ben bir süredir hani o arkadan gelen küçükler kulvarındaydım. Bugün baktım ki artık ben orada değilim. Ben büyüdüm, öyle çok büyüdüm ki arkadan gelenlerle birlikte o küçükler kulvarından çıktım… Ben artık yaşına-aklına yetişilmeye çalışılan, o büyükler tarafındayım.


***


Ben üniversitedeyken mini minicik saçları iki kulak toplu olan tatlı Nurbanu ile bugün konuştuk, hep konuşurduk ama bende oluşturduğu hisler bugün artık bir başkaydı işte…

Bugün üniversiteden konuştuk, derslerden, hocalardan, sınavlardan,kitaplardan,ilişkilerden konuştuk onunla. Ben küçüldüm, o büyüdü, arada buluştuk. 


Ben dün üniversitedeymiş gibiydim yepyeniydi herşey zihnimde, o bugün işte tam orada… 

Biz ikimiz aynı paydadayız , fark kapandı. Büyümek mucizevi, sırlı, heyecan verici birşeydi. Ve evet öyle…


Bir baktım o yepyeni hislerimin üzerinden tam 15 sene geçmiş. İkimiz için 15 senenin geçiş hızı ne kadar farklı değil mi…


***


Nurbanu birgün hocalarından birine bahçede birşey sormak istemiş. Çok heyecanlandığından ve sonra da diyalogdan bahsetti biraz. 

Ve dedi ki “… bana bir birey olduğumu hissettirdi. Siz diye hitap etti, büyüdüğümü hissettim…” 


Çok hoş bir nokta bu. Konuşma bitti, oradan ayrıldım ama düşünmeden edemedim onun bu hislerini…


Çok basit birşeyden bahsediyoruz değil mi ama ne kadar da imkansız. “Birey gibi hissedebilmek” 

Geçmiş tabiriyle “Adam yerine konmak”


Öncelikle evet malesef birey olduğumuzu hissettirebilen bir toplumsal altyapıya sahip değiliz. Çok basit sayılan aslında küçücük bir hitap biçiminde bile birey olmayı bulabiliyorken ve bunun altındaki o derin güven hissine sahip olabilecekken lise çağındaki gençlere bile  ‘oğlum, kızım, canım…vs. ‘ gibi yaşsal olarak küçültücü ima ve söylemlere sahibiz. 


Söz hakkı konusu var ki hiç girmek istemiyorum. 


Hal dili var bir de… 


Görünemeyen-büyümüş çocuklar var. Anne, babaları, öğretmenleri, abla ve abileri yanında silik gibi görünen dün çocuk ama bugün büyümüş olan artık birey olmayı minicik de olsa tatmayı çok isteyen o silik yeni büyümüşler… 


Ayağına taş değmeden o taşı kaldırmanın zamanı bence. Hepimiz kendimizi yontmaya çalışırsak artık bazı toplumsal sorunlar geldiği gibi sürüp gitmez değil mi? 



Son okuduğum kitapların birinde tam da bu noktayla ilintili bir soru vardı. Çocuk ne zaman büyür?  


-Davranışlarının sonuçlarının sorumluluğunu alabildiğinde.

-18 yaşına geldiğinde.

-Kendi parasını kazandığında.


cevaplardan bazılarıydı…peki sizce? Çocuk ne zaman büyür? Birey gibi hissettirebilmek için büyümek şart mı? 


***


Nurbanu’yla kolkola gittik bugün okula.


O hoca ders çıkışı imza alıyor ama devamsızlık mühim değil dedi. Bu ne demek? 


Hangi hoca kaynak kitap önerdi ama almak zorunda değilsiniz dedi. Bu ne demek? 


Vizeler yaklaştı? Hangi hoca ne sorar?


Sınıfta önde oturmak mı arkada oturmak mı?


İspanyolca kursuna gitmeli miyim? 


Sınıftakiler neden hoca konuşurken not alıyor?


İlk arkadaşlıklar ve hikayesi? 


Kedi fobisi olduğunu kedi dolu bir okul bahçesinde belli etmeme macerası…


Nurbanu’la bugün Laleli’den tramvayla Karaköy’e oradan finükülerle Taksim’e çıktık. 


Robinson Crusoe 389 Kitabevi’ne gittik, hocanın önerdiği kaynak kitapları bulup karıştırdık.


Tarlabaşının karşısındaki İspanyolca kursuna yazıldık. 



Nurbanu ile kolkola gittik bugün, zihnimin unuttum sandığım aslında taptaze kıvrımlarında birlikte gezdik. 

O mu beni ben mi onu götürdüm orası net değil.


Ama şu çok net. 

Nurbanu büyüdü. Onlar büyüyor. 


Ben büyüdüm. 

İki tane üç kolkola el sallıyor artık bana. 


Büyümek zor.

Daha büyümek daha da zor. 


Büyümek güzel. 

Zor olan güzeldir. 


Zehra Görgülü Ölmez

Yorumlar

Tuğba Metin Tatari dedi ki…
Seni tekrar burada ve bu şekilde bulmak çok hoş Zehra. Kalemin çok iyi hep yaz yazmayı bırakma lütfen. Yıllar geçerken büyümenin yanında olgunlaşmak çok farklı bir his artık ne üniversiteye hazırlık için gittiğimiz dershanedeki ergenleriz ne de üniversitede ki gençler belkide hepsiyiz kimbilir. Benimde büyüme ve olgunlaşma sürecime kızım eşlik etti özel gereksinimli çocuk annesi olmak hayatın bambaşka tarafını görmek evladımı büyütürken onun da beni büyüttüğünün farkına vardım. Neyse seni tekrar görünce yazmak istedim... Hoş bak zatına